1 Mart 2016 Salı

Bir romanın en ilgi çekici, merak uyandırıcı giriş cümlesini yazsaydınız bu ne olurdu?


Bir kitabı alacağım zaman yaptığım ilk şey, arkasını çevirip okumak olur, ardından sayfaları hızlıca çeviririm sonuna kadar. Daha sonra ilk sayfanın ilk cümlesini, hikayeye başlangıç noktasını okurum. Kimi kitaplar, gerçekten ilk cümlede seni çeken ve okuma isteği uyandıran kitaplar olur, kimileri ise "Soğuk bir kış günüydü, şöminede ateşin sesi, ocağın üzerinde kaynayan çayın sesine karışmıştı" gibi sıradan cümleler ile başlar.

Size, yazı yazmayı seven insanlara, meydan okumak istiyorum, bana bir romanın en ilgi çekici, merak uyandırıcı giriş cümlesini yazsaydınız bu ne olurdu?

Ben başlıyorum. "Teorik olarak, gök kuşakları çember şeklinde oluşurlar ama bizler yeryüzünden sadece üst yarısını görüyoruz, peki ya diğer yarısında neler olduğunu bilmek ister misin?"

Şubat Ayı Film Arşivi

            Şubat ayına bugün veda ettik ve ben bu ay tam yirmi sekiz film izledim. Evet, bu kadar zamanı nereden buluyorsun diye sorabilirsiniz. Uykudan fedakarlık diyelim. Eğer bu sektör içinde çalışmak istiyorsam ve kendime bu sektör içinde bir yer edinmenin hayalini kuruyorsam, kimlerle karşı karşıya kalacağımı bilmem gerekiyor sanırım. Bu aslında bazen beni tedirgin ediyor. Kitap okumayı da seven biriyim ama okuduğum kitapların benim üslubumu değiştireceğinden ve kendi üslubumu bulamayacağımdan tedirgin oluyorum. Sinema konusunda da aynı düşüncelerim var ama hey, ben böyle düşünüyorum diye gerçek olacak değil.

Bu ay izlediğim filmleri sizlerle de paylaşmak istedim. Filmleri izleme sırama göre paylaşacağım. Hepsini, izlemeniz için gönül rahatlığı ile önerebilirim. Şubatın başından sonuna kadar izlediğim filmler:

Ender's Game

Ender's Game
Uzay filmleri hoşunuza gidiyorsa bu filmi de seveceğinize eminim. 2070 yılında geçen fütüristik bir film. Zeki çocukların, Dünyayı kurtarmak için eğitildikleri ve bu süre içinde geçirdikleri günleri anlatan bir film.

“Eğer denersen ve kaybedersek, bu senin suçun olmaz; ama denemez isen ve kaybedersek, bu tamamen senin suçun olur.”




Pan (2015)

Pan (2015)
Benim dinlemeyi en çok sevdiğim hikayelerden birisiydi Peter Pan ve bu zamana kadar birçok versiyonunu izledim ekranlar da. Bu yapım da gayet hoşuma gitti. Ayrıca Levi Millar (Peter Pan) bana James McAvoy'un küçüklüğünü hatırlatıyor. Birbirine benziyorlar. 



The Martian

The Martian
The Martian filmi ile ilgili uzun yazımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz. Ancak uyarmalıyım, film ile ilgili ipuçları veriyor, bu yüzden dikkat edin. Uzay ile ilgili filmleri çok seviyorum. Son zamanlarda Gravity olsun Interstellar olsun beyaz perdede artan bilim kurgu ve uzay filmleri sinema sektöründe de hak ettiği yeri yavaş yavaş alıyor. Ayrıca teknolojinin gelişmesi, gelecekte ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğimiz ve bunları nasıl çözebileceğimiz konusunda önceden düşünmemize yardımcı oluyor bu gibi filmler. 



Room
Room 2015
Gerçek bir hikayeden kitaba, ardından da filme uyarlanan bir yaşam öyküsü. Tüm dünyan tek bir odadan ibaret olsa, ne hissederdin? Kesinlikle mükemmel bir film. Kurgu ve müzikler de en az filmin konusu kadar ilgi çekici. Ayrıca baş rol oyuncusu Brie, 2016 Akademi Ödüllerinde En iyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu. Hak ediyor.


The Intern

The Intern
60 yaşında bir iş yerinde stajyer olarak çalışmaya başladığınızı düşünün ve zamanla sadece stajyer değil, insanların dertlerine ortak olan ve onlara yardım eden birisi ve herkesin aradığı insan olduğunuzu düşünün. Kimi zamanğlenceli, kimi zaman komik, kimi zaman hüzünlü, baş rollerini Anne Hathaway ve Robert De Niro'nun paylaştığı güzel bir film.





    Lost in Translation
    Lost in Translation

    Sadece iki kelime: Scarlett Johansson









    Spotlight
    Spotlight 2015

    Çocuklara yıllarca tecavüz eden kilise sistemi, bunu görmezden gelen insanlar ve yaşanmış bir hikaye. Mutlaka izlenmesi gereken mükemmel bir film. Ayrıca 88. Akademi Ödüllerinde en iyi film dalında Oscar aldı Spotlight filmi.


    Steve Jobs

    Steve Jobs
    Steve Jobs'ı sevmiyorum aslında. Ancak film hakkını verecek derecede güzel hazırlanmış. Steve Jobs sevmeme nedenime gelirsek, toplumda olan yanlış bir algı sonucu dışa dönük insanların, içe dönük insanlardan daha başarılı olabileceği aşılanıyor insanlara. Ancak Apple Bilgisayarı ilk icat eden kişi Steve Vozniak ve biz onunla ilgili ne bir kitap ne bir film görüyoruz. Bu filmi sevmeme nedenim, yine içe dönük insanlara ön yargı ile yaklaşıp, başarılı olmak için dışa dönük olmalı felsefesini aşılaması.


    Ferris Bueller's Day Off

    Ferris Bueller's Day Off
    En sevdiğim filmlerden kendini, bu zamana kadar birçok kez izledim ve bu ay tekrar izlemeye karar verdim. Liseye giden Ferris adında birgencin, okulu kırdığı ve bir gün boyunca arkadaşları ile yaşadığı şeyleri konu alan bir film.



    Amy

    Amy
    Ah Amy, sen dile getirdin ama insanlar dinlemedi ve sen şimdi cennette söylüyorsun şarkılarını. EN sevdiğim Jazz sanatçılarından biri olan Amy’nin hayatını anlatan, gerçek kamera görüntülerinden hazırlanmış belgesel tadında bir film. Ün ve şöhretin, alkol ve uyuşturucunun insanı nasıl bir sona götürdüğünü üzülerek görebildiğiniz bir film.

    Grease Live (2016)

    Grease sevdiğim müzikallerden birisi ve 2016 yılında CANLI yayın olarak yapılan Grease mükemmeldi! Kesinlikle izlemenizi öneriyorum ve yayının canlı yapıldığını unutmadan.

    Kill Bill
    Kill Bill
    Pek fazla söze gerek yok bence.
    Kill Bill 2



    Into the Night


    Into the Wild
    Üniversiteyi bitiren ve varlıklı bir aileden gelen biri, hayattaki tüm maddi şeylerden vazgeçip hayatını doğada devam etmeye karar verir ve iki sene içinde başından geçen, yolda karşılaştığı insanlarla olan maceralarını anlatan güzel bir film.



    Before We Go


    Before We Go
    Eğlenceli bir romantik komedi. Aslında romantik denemez, New York’ta şans eseri karşılaşan iki kişinin bir gece boyunca yaptıklarını konu alan, yönetmenliğini yine Chris Evans’ın yaptığı hoş bir film.

    Deadpool


    Deadpool
    Bazı süper kahramanlar diğerlerinden daha süper! Son zamanlarda bu filmde güldüğüm kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Diğer süper kahraman filmlerine oranla daha az bütçe ile çekildiği göz önüne alınınca. Mükemmel bir yapım olmuş.



    Dark shadows


    Fathers and Daugthers

    Dark Shadows





    Never Let Me Go
    Never Let Me Go

    Hayatları tek bir amaç üzerine kurulu insanlar, organ bağışlamak ve ölüme göz yummak. Onların diğer insanlardan farklı olmadığını gösteren, hüzünlü bir film.

    Breakfast at Tiffany’s
    Breakfast at Tiffany's


    Yine en sevdiğim filmlerden birisi! Defalarca izledim ve izlerim. Hayatını New York'ta zengin insanlarla takılarak geçiren ve bu şekilde para kazanan bir kadının üst kata taşınan komşusu ile tanışması sonucu hayatının nasıl değiştiğini anlatan güzel bir film.




    Kick-Ass
    Kick-Ass

    Kick-Ass 2

    Fahrenheit 9/11


    Playing It Cool

    Playing It Cool

    About Time

    Lemonade Mouth

    Good Will Hunting                                            


    Good Will Hunting
    Uzun yıllar boyu izlemeyi ertelediğim bir filmdi kendisi ve izledikten sonra mükemmel bir yapım olduğuna karar verdim. Hayatını en yakın üç arkadaşı ile birlikte o işten bu işe geçiren ve doğuştan inanılmaz zeki bir gencin, yaşamını ne yönde çizeceğini bilmedi zamanlarda başından geçen olayları anlatan harika bir film.


       The Dressmaker

    Dressmaker
    Kate Winslet'in baş rolünde olduğu Dressmaker, küçük bir kasabada, bir avuç insan arasında geçen olayları anlatmakta. Yıllar önce ölen bir çocuk, onu öldürmekle suçlanan ve kasabadan gönderilen başka bir çocuk yıllar sonra tekrar kasabaya dönüp, işin gerçeğini anlamaya çalışır. Komedi unsurlarının da ağır bastığı filmi izlemenizi mutlaka öneririm.




    Sizler bu filmlerin hangilerini izlediniz, hangileri favoriniz ve hangi filmleri izlememi önerirsiniz aşağıya yorum olarak yazarsanız mutlu olurum.

    Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)

    Yorumlar