23 Mart 2017 Perşembe

Merhaba Dünyalı (Martian Child)

Herkes gibi olmak iyi bir şey mi? -Dennis

 Yıllar sonra yine denk geldim bu harika filme ve sanki ilk kez izliyormuş gibi zevk aldım her dakikasından. Evet, bir film önerisi bölümde daha yine buradayım. Bir önceki önerilerimi okuyup, filmleri izleyen ve çok seven birçok kişiden mesaj aldım ve bu önerileri daha sık yapmamı söylediler. Ben de hazır bu mükemmel filmi tekrar izlemişken sizlere de önermek istedim. Yazının devamı film için spoiler içerebilir, o yüzden okumayı burada bırakıp filmi izleyip tekrar gelebilirsiniz, pişman olmayacaksınız.

2007 yapımı olan Martian Child (Merhaba Dünyalı) ailesi tarafından terk edilen bir çocuğun, tekrar terk edilmekten korkması sonucu dünyayı nasıl anlamaya çalıştığını, ona karşı nasıl gibi bir savunma kalkanı oluşturabileceğini anlatan bir film. Dennis, diğer çocuklardan biraz farklı. Ailesi tarafından küçük yaşta terk edilen Dennis, kendisinin bir Marslı olduğuna inanıyor. Yetimhanede gününün tamamını bir karton kutu içerisinde geçirip, beline uçmasını engellemek için bir ağırlık kemeri takıyor. Diğer çocuklarla da konuşmuyor. 

David ise eşini yakın zamanda kaybetmiş bir bilim kurgu yazarı. Ve hayat, David ile Dennis'i bir noktada birleştiriyor. 

Çocuklar dünyaya yeni gelmiş birer uzaylı gibi aslında. Meraklı, öğrenmeye aç ve sürekli çevrelerini gözlemleyerek, yapılanları, olanları kopyalayarak uyum sağlamaya çalışıyorlar. Dennis ise gerçekten uzaylı olduğunu düşünüyor. Ailesinin onu terk etmiş olmasını kabullenmeyerek kendine böyle bir hikaye oluşturan Dennis için filmi izlemeye devam ettikçe acaba gerçekten bir uzaylı olup olmadığını sorguluyor insan.


Farklılıkların, nasıl diğer insanlar tarafından, toplum tarafından bastırılmaya çalıştığını izliyoruz filmde. Bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışmanın, kendin olarak insanlara benliğini kabul ettirmenin ne kadar zor olduğunu izliyoruz. Ama ne olursa olsun asla ama asla ama asla asla asla asla ama asla pes etmemelisin. Eğer pes etmezsen ve insanlara olduğun kişiyi anlatmaya çalışırsan zamanla sen de toplumda kendine bir yer bulabilirsin. Dennis bunu başarıyor. Bir insan olmanın ne demek olduğunu öğreniyor zamanlar. Ve insanlara bir uzaylının nasıl sevileceğini...

Kimi zaman fazlasıyla duygulandığım, kimi zaman gülmekten karnıma ağrılar giren bu filmi mutlaka izlemenizi öneriyorum.

YouTube Kısıtlı Mod (Restricted Mode) - Neden LGBTQ+ Temalı Videolar Yok Oldu?

Son zamanlarda YouTube üzerinde bir konu fazlasıyla tartışılmaya başlandı. Yabancı YouTuberlar bu konu üzerinde yüzlerce video paylaşsalar da Türkiye'de henüz bununla alakalı bir içerik üretilmedi. Üstelik bu uygulama Türkiye'deki birçok YouTuber'ı da etkileyen bir uygulama olmasına rağmen...

Kısıtlı Mod (Restricted Mode)




Kısıtlı Mod, adından da anlaşıldığı üzere izleyenlere filtrelenmiş sonuçlar sunarak, aile ve çocuklar için daha uygun içeriklerin gösterilmesini sağlayan bir uygulama. Bu uygulama 2010 yılından bu yana YouTube üzerinde bulunmasına rağmen, son birkaç haftadır büyük bir tepki ile karşılaştı. Uygulama, düşünce olarak, teoride güzel bir uygulama ancak bu uygulamayı hayata geçirirken, YouTube biraz işleri karıştırdı gibi görünüyor. 

Kısıtlı modu aktive ettiğiniz zaman, YouTube tarafından "çocuklar için uygun olmayan içerik" nedeniyle birçok video görünmüyor, arama sekmesinde kanalları aradığınız zaman kanallar çıkmıyor. Asıl amacı cinsellik, küfür, şiddet içeren ve çocuklar için güvenli olmayan içeriklerin engellenmesi olan bu uygulamada bazı YouTuber'lar belli başlı grupların da hedef alındığını fark etmeye başladı. Bunlar içerisinde makyaj kanalları, oyun kanalları ve LGBT+ üyesi olan kullanıcıların videoları ve kanalları bu engellemeyle karşılaştı. 

Benim kız kardeşim 12 yaşında ve YouTube videolarını çok fazla izliyor. Oyun kanalları özellikle ilgisini çeken kanallar arasında ve çoğu oyun kanalı aşırı küfür içerikli videolar paylaşabiliyor. Kanalların bu şekilde videolar paylaşmasına herhangi bir sözüm yok. Eğer bunları paylaşmak istiyorsa paylaşabilirler elbette ancak kardeşimin bu videoları görmesini istemem de benim en doğal haklarımdan birisi. Ancak Kısıtlı modu açtığım zaman, küfürlü ve cinsellik içeren videolar yanında birçok bu kategoriye girmeyen videoların da silindiğini fark ettim. Özellikle LGBT+ üyesi olan bütün YouTuber'ların kanalları ve videoları görünmemeye başladı. HER BİRİSİ.

Bunu ilk fark edenlerden birisi LGBT+ aktivisti olan bir YouTuber Fiona oldu. 


Fiona, bu uygulamayı duyduğunda, kendi kanalında denemek istedi ve denedikten sonra sadece LGBT+ içeriklere sahip olan videoların yok olduğunu gördü. Biseksüel olan bir YouTube kanalı, heteroseksüel ilişkilerini anlattığı videolar kanalında dururken, eşcinsel ilişkerini içeren bütün videolarının kalktığını gördü.

Yine sekiz milyon aboneye sahip Tyler Oakley aynı modu kendi kanalında uyguladığında, kanalının görünmediğini ve birçok videosunun kalktığını fark etti. Bunlardan birisini şu şekilde bir tweet ile dile getirdi:


"Bana ilham veren 8 siyahi öncü isimli videomu bu mod açıkken göremiyorum"

Bunun gibi onlarca YouTube kanalı ve videosu görünmemeye başladı ve bu haliyle insanların LGBTQ+ içeriklerinin çocuklar için uygun olup olmadığını sormaya itti.

Bir YouTube kanalı, bu uygulamayı denemek için arama sekmesine "Fuck" "Porn" gibi içerikler yazdığında YouTube üzerinde cinsel içerikli videolara hala ulaşılabileceğini gösterip, bu uygulamada hatalar olduğunu anlatan bir video paylaştı.

Yine başka bir YouTuber kanalında "Eşcinseller hakkında nefret ettiğim şeyler" isimli videosunun neden kalkmadığını merak ettiğini anlatan bir tweet paylaştı. Bu gibi gönderilerin kaldırılmayıp, birçok kişiye yardımının dokunacağı videoların kaldırılması tartışmayı daha da alevlendirdi.


Tüm bunlar üzerine YouTube bir hata yaptığını açıklayan yazı paylaşıp, bunun düzeltilmesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Bir tweet'de LGBTQ+ üyelerinin YouTube'un büyük bir parçası olduğunu ve onları her zaman desteklediklerini açıklayan YouTube bu uygulamanın böyle sonuçlandığı için özür diledi. 


Benim şahsi düşüncemi soracak olursanız, bu uygulama ilk olarak reklam verenlerin yüzünden gerçekleşmiş olabilir. Reklam veren şirketler, video içeriklerinde çok kısıtlı maddeler koyabiliyorlar. Bunları sponsorlu videolarda çok rahat bir biçimde görebiliyorsunuz ya da video öncesinde çıkan reklamlarda. Bu uygulamanın, ilk başta yerleşmesinin nedeni çocuklara daha güvenli bir arama seçeneği sunmak olsa da, reklam verenlerin bu duruma gelmesinde bir payı da olabilir.

Bir diğer neden de,YouTube üzerinde otomatik etiketleme üzerinden videoların kaldırılması ya da kanalların görünmemesi olabilir. YouTube hesabı ve kanalı olanlar bilirler ki, bazı kelimeleri kendi kanalınızda yasaklı kelimeler listesine eklerseniz, o kelimeleri içeren yorumlar ve mesajlar sizlerin kanalınızda ve yorumlarınızda görünmeyecektir. YouTube içerisinde LGBTQ+ sözcükleri içeren etiketlemeler yaptıysa bu kanalların ve videoların birden ortadan kalkması fazlasıyla mantıklı.

Her ne olursa olsun YouTube hatasının farkına varıp bunu düzeltmek için çalışmalara başladı. LGBTQ+ içeriklerinin çocuklar için uygun olmadığı düşüncesi, aksine cinsel kimlikle savaşan çocuklara yardımcı olabileceği kabul edildi ki böyle de olmalı. Birçok genç, bu gibi cinsel kimlik çatışmaları yaşıyor ve çoğu belki de kendi canına kıyabiliyor. YouTube, LGBTQ+ topluluğu için çok önemli ve büyük bir ses oldu. Coming Out videoları, birbirine yardım eden ve bu gibi durumların üstesinden nasıl gelineceğini anlatan onlarca, yüzlerce kanal var. Önemli olanın cinsel yönelim, cinsiyet ayrımı değil de kişinin dünyaya vermek istedikleri olduğunu anlatan bir çok videonun olduğu bir platform YouTube. Öyle de olmaya devam etmeli.

Son olarak ben de kısıtlı modu kanalımda açtığımda tek bir videomun görünmediğini fark ettim, o da "Anneme SEKS yaptığımı söyledim (Telefon Şakası)" videosu. Ve bu durumdan şikayetçi değilim çünkü o video içeriği yaşı küçük olan izleyiciler için pek de uygun değil ama insan hakları, cinsiyet hakları konusunda olan videoların kaldırılması kabul edilemez. 

Türk YouTuberlar da bu konudan etkilendi, Kısıtlı Mod açık bir şekilde arattığımda, Danla Biliç, Kafalar, Orkun Işıtmak, Berkcan Güven ve Enes Batur gibi bir milyon aboneyi geçen kanalların görünmediğini fark ettim.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu sizce YouTube gibi büyük bir şirketin bilmeden yaptığı bir hata mı, yoksa zaten amaç buydu ve fazla tepki alınca bunu geri çevirme kararı mı aldı?

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

5 Mart 2017 Pazar

Passengers Yeni Titanic mi?

Az önce Passengers filmini izlemeyi bitirdim. Filmi izlerken bir an heyecanlanıp "Bir dakika bu film, Titanik filmine çok benziyor. Bununla ilgili bir yazı yazmalıyım" dedim hemen. O kadar heyecanlanmıştım ki bu düşüncenin sadece benim aklıma gelmemiş olabileceğini düşünemedim bile. Sonra Google'da Passengers is the new Titanic diye aratınca aslında bununla alakalı bir çok yazının yazıldığını gördüm. Ama bu beni kendi düşüncelerimi açıklamaktan geri koymayacak. Bu uzun girişi de "Ya kanka zaten bununla alakalı onlarca yazı yazıldı, sen ne alaka kopyalıyorsun onları" diyenlere bir açıklama olsun diye yazdım.

Her neyse.

Yazının devamında her iki film için de spoiler içeriyor. O yüzden izlemeyenleriniz varsa devamını okumamanızı tavsiye ediyorum.





















Passengers filminin Titanic filmine benzediğini düşündüğüm ilk an, uzay gemisinin kaptanının öldüğü an oldu. Titanic filminde olduğu gibi, üniforması içerisinde onurlu bir şekilde ölüyordu. Bu noktadan sonra iki film arasındaki bağlantıları düşünmeye başladım. Her iki film de, iki farklı ekonomik durumdan, iki farklı sınıftan gelen karakterleri barındırıyordu. Gelir durumu daha az olan erkek (Titanic'de Jack - Passengers'da Jim) ve ekonomik durumu fazlasıyla iyi olan kadın (Titanic'de Rose - Passengers'da Aurora) Bu arada erkek karakterlerinin ikisinin de isminin J ile başlayıp çok yaygın isimler olması ve kadınların isimlerinin birer bitki ismi olması da heyecanlandırdı. Erkek karakterler gemiye para vererek bilet almıyorlardı. Jake bir kumarda kazandığı bilet ile, Jim ise karşılıklı anlaşma yaptığı şirketin, onun biletini alması ile gemiye biniyordu. İki ana karakter birbirine aşık oluyor, kavga ediyor sonra yine birleşiyorlardı. Her iki filmde de batmayacağı düşünülen iki gemi var ve iki gemide hasar görüyordu. 

Beni en çok heyecanlandıran şeyler repliklerin benzerliği oldu. 

Titanic filminde gemi batarken Rose, Jack'e "where you go, I go" diyordu. Passengers filminde ise Aurora Jim'e "You die, I die" diyor. Bunlar her ne kadar farklı olsa da anlam açısından bir noktada aynı yere çıkıyor ve aynı ortamlarda söyleniyordu. İkinci olarak Titanic filminde Jack suya batarken "Jack, come back Jack" diyordu Rose, Passengers filminde ise Aurora "Come back Jim" diye çağrıda bulunuyordu Jim baya baya ölüme giderken. 

Her iki film de kadın bir dış ses tarafından seslendiriliyordu. Titanic filminde hikaye anlatan bir ana karakter kadın, Passengers filminde yazdığı kitabı okuyan, seslendiren bir ana karakter kadın. Her iki filmin sonu da daha farklı mutlu bitebilecek iken, gelin görün ki olaylar pek de öyle olmuyor. O tahta kapıya ikiniz de sığabilirdiniz! Ya da Gemide hani her şeyin yedeği bir ikincisi vardı Jim!?

Eminim ilk aklıma geldiğinde internette aratıp bulduğum makaleleri okusam daha fazla benzerlikler bulabilirim ama benim gözüme çarpanlar bunlardı. Morten Tyldum (Passengers yönetmeni) sanırım biraz akıllı davranarak, yıllar öncesinin efsane filmi olan Titanic'i günümüz dünyasına, uzay çağına uyarlayıp tekrar izleyici önüne sundu. Bu kopyalamaktan çok, ortada bulunan kemik yapıyı kendi dokunuşlarında başka bir şekle dönüştürmek. O yüzden başarılı bir film diyor ve alkışlıyorum. Film hakkında daha psikolojik bir eleştiriye gelirsek uzun bir yazı yazabilirim bu konuda ama bunu bir sonraki sefere bırakıyorum. Bu yazının ana amacından şaşmayalım. 

Siz bu iki film arasında ne gibi farklılıklar buldunuz? Yorumlara yazarsanız konuşabiliriz daha fazla. O zaman bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Yorumlar