13 Şubat 2014 Perşembe

Merhaba

Şu sıralar fazla bağımlısı olduğum bir şarkı eşliğinde yazıyorum bunu. Jake Bugg - Broken

Mehmet ben. Eğer yukarıda bulunan 'hakkımda' kısmını okuduysanız kim olduğumu fazlasıyla iyi biliyorsunuz. Yeni yıla girerken çoğu insan gibi ben de birkaç 'karar' ile girdim. Bunlardan birisi ya youtube kanalı açmak ya da yeni bir blog ile yoluma devam etmekti. Tekrar okula döndüğümde (ki bunu Mersin'den yazıyorum) youtube kanalının pek de akıllıca olacağını düşünmedim. Yurtta vlog çekemeyeceğimi biliyorum ve video edit programlarına sahip değilim. Anlayacağınız bahanelerimi yanımda getirdim ve daha kolay yola kaçıp yeni bir blog oluşturmaya karar verdim. Yaklaşık dört yıldır blog yazarlığı yapıyorum ağırlıklı olarak Tumblr üzerinden ama yeni bir içeriğe sahip olup, kişisel blogtan biraz çıkmak istedim. Her ne kadar blogun linki adımı içerse de içerisi farklı olacak. Kısaca blogta ne olacağından bahsedeyim ve buna göre takip edip etmeyeceğinize karar verin. Umarım olumlu yönde olur.

Her iki haftada bir bir kitap değerlendirmesi yapacağım. 
Çok okuyan birisiyim. Zamanında "Ne yapıyorsun sen, kitaplarla sevişiyorsun resmen" cümlesini duymuştum bir arkadaşımdan. Hatta okulun ilk dönemi tüm günümü kütüphanede geçirip derslere girmediğim için kaldığım oldu ya da düşük not aldığım. Ancak bilmiyorum hissedebiliyor musunuz ama kitap okurken, parmaklarınız o eski ya da yeni sayfalar üzerinde giderken, yirmi dokuz harfin nasıl binlerce, milyonlarca kombinasyona bürünüp farklı kurguları önünüze getirdiğini gördükçe kendinizi ondan ayıramıyorsunuz. Kitaptaki karakteri o kadar benimsiyorsunuz ki bazen, kitabın son sayfalarını okumayı reddediyorsunuz. Bitmesin diye! Bir sahaftan aldığınız eski bir kitabın içinden çıkan notlar, yazılar, siyah beyaz fotoğraflar sizi başka zamanlara götürüyor birden. Zaman ve mekan kavramının yok olduğunu hissediyorsunuz o an. Hayata nasıl farklı pencerelerden bakacağınızı o kadar güzel öğreniyorsunuz ki, düşünsenize çoğunuz kitaptaki katile saygı duydunuz, kiminiz azınlıklardan olan bir kitap karakterine empati kurdunuz ve neler hissedebileceğini anladınız, kiminiz intihar etmek isteyen karaktere 'keşke orada olsam ve sana yardım etsem' dediniz. Kitaplar birer dağ gibi. Ne kadar çok onlardan okursanız o kadar çok zirveye tırmanırsınız ve ne kadar çok yukarı çıkarsanız o kadar çok şey görmeye başlarsınız etrafınızda. Bana kalsa her hafta bir kitap önerisi yaparım ama iki hafta şimdilik yeterli görünüyor. Yine de isteklere göre değiştirebilirim.

Her cumartesi bir film değerlendirmesi yapacağım. 
Sinemaya ilgiliyim. Sinemanın yapabileceklerine, onun birkaç saat uzunlukta seni eğlendiren kareler dizisinden fazlası olduğuna inanıyorum. Bundan bir buçuk sene önce Aybars Beyden aldığım senaryo kursu sonunda bir senaryo ekibinde çalışmaya başladım. Yaklaşık bir sene devam ettim ardından son buldu. Kendimi fazla gösteremediğimi düşünsem de böyle bir fırsat elime geçtiği için şanslıydım. Kısa film senaryoları yazıyorum. Elimden geldiğince çekiyorum. Linkleri ileri zamanlarda paylaşabilirim. Her neyse, dediğim gibi her cumartesi bir film değerlendirmesi olacak. Audrey Hepburn dediği gibi, "Öğrendiğim her şeyi filmlerden öğrendim." benim için buna bir de kitaplar katılıyor tabi :)

Bunların yanında, gittiğim yeni mekanların değerlendirmesini yapacağım. 
Küçük, keşfedilmemiş, kenarda köşede kalmış hoş kafeler her zaman ilgimi çekmiştir. Hani, daimi müşterileri olan, çalışanların ve gelenlerin birbirini tanıdığı ve güzel sohbetlerin olduğu sıcak ortamlar. (Tamam böyle söyleyince gece on ikiden sonra reklamları çıkan telefon hatlarını anlatmak gibi oldu ama ne dediğimi anladınız siz :)) Bu şekilde gittiğim mekanların tanıtımını ve değerlendirmesini yapacağım. Belki sizlerinde ilginizi çeker ve gidip görmek istersiniz diye.

Yeni açtığım bu blog bunlardan ibaret olacak. Umarım hoşunuza gider ve beni takip etmeye karar verirsiniz. Bunun yanında zaman ilerledikçe beni de tanırsınız yavaş yavaş. Belki ileri zamanlarda başta belirttiğim gibi youtube üzerinden vlog da yapmaya başlarım. Geriye bu yapacağım üç şeyi isimlendirme kaldı. Kitap değerlendirmesi, film değerlendirmesi, mekan değerlendirmesi çok sıradan oldu. Sizin de fikirlerinizi bekliyorum. Bu arada twitter ve instagram da takip ederseniz sevinirim.

Görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar