5 Mart 2017 Pazar

Passengers Yeni Titanic mi?

Az önce Passengers filmini izlemeyi bitirdim. Filmi izlerken bir an heyecanlanıp "Bir dakika bu film, Titanik filmine çok benziyor. Bununla ilgili bir yazı yazmalıyım" dedim hemen. O kadar heyecanlanmıştım ki bu düşüncenin sadece benim aklıma gelmemiş olabileceğini düşünemedim bile. Sonra Google'da Passengers is the new Titanic diye aratınca aslında bununla alakalı bir çok yazının yazıldığını gördüm. Ama bu beni kendi düşüncelerimi açıklamaktan geri koymayacak. Bu uzun girişi de "Ya kanka zaten bununla alakalı onlarca yazı yazıldı, sen ne alaka kopyalıyorsun onları" diyenlere bir açıklama olsun diye yazdım.

Her neyse.

Yazının devamında her iki film için de spoiler içeriyor. O yüzden izlemeyenleriniz varsa devamını okumamanızı tavsiye ediyorum.





















Passengers filminin Titanic filmine benzediğini düşündüğüm ilk an, uzay gemisinin kaptanının öldüğü an oldu. Titanic filminde olduğu gibi, üniforması içerisinde onurlu bir şekilde ölüyordu. Bu noktadan sonra iki film arasındaki bağlantıları düşünmeye başladım. Her iki film de, iki farklı ekonomik durumdan, iki farklı sınıftan gelen karakterleri barındırıyordu. Gelir durumu daha az olan erkek (Titanic'de Jack - Passengers'da Jim) ve ekonomik durumu fazlasıyla iyi olan kadın (Titanic'de Rose - Passengers'da Aurora) Bu arada erkek karakterlerinin ikisinin de isminin J ile başlayıp çok yaygın isimler olması ve kadınların isimlerinin birer bitki ismi olması da heyecanlandırdı. Erkek karakterler gemiye para vererek bilet almıyorlardı. Jake bir kumarda kazandığı bilet ile, Jim ise karşılıklı anlaşma yaptığı şirketin, onun biletini alması ile gemiye biniyordu. İki ana karakter birbirine aşık oluyor, kavga ediyor sonra yine birleşiyorlardı. Her iki filmde de batmayacağı düşünülen iki gemi var ve iki gemide hasar görüyordu. 

Beni en çok heyecanlandıran şeyler repliklerin benzerliği oldu. 

Titanic filminde gemi batarken Rose, Jack'e "where you go, I go" diyordu. Passengers filminde ise Aurora Jim'e "You die, I die" diyor. Bunlar her ne kadar farklı olsa da anlam açısından bir noktada aynı yere çıkıyor ve aynı ortamlarda söyleniyordu. İkinci olarak Titanic filminde Jack suya batarken "Jack, come back Jack" diyordu Rose, Passengers filminde ise Aurora "Come back Jim" diye çağrıda bulunuyordu Jim baya baya ölüme giderken. 

Her iki film de kadın bir dış ses tarafından seslendiriliyordu. Titanic filminde hikaye anlatan bir ana karakter kadın, Passengers filminde yazdığı kitabı okuyan, seslendiren bir ana karakter kadın. Her iki filmin sonu da daha farklı mutlu bitebilecek iken, gelin görün ki olaylar pek de öyle olmuyor. O tahta kapıya ikiniz de sığabilirdiniz! Ya da Gemide hani her şeyin yedeği bir ikincisi vardı Jim!?

Eminim ilk aklıma geldiğinde internette aratıp bulduğum makaleleri okusam daha fazla benzerlikler bulabilirim ama benim gözüme çarpanlar bunlardı. Morten Tyldum (Passengers yönetmeni) sanırım biraz akıllı davranarak, yıllar öncesinin efsane filmi olan Titanic'i günümüz dünyasına, uzay çağına uyarlayıp tekrar izleyici önüne sundu. Bu kopyalamaktan çok, ortada bulunan kemik yapıyı kendi dokunuşlarında başka bir şekle dönüştürmek. O yüzden başarılı bir film diyor ve alkışlıyorum. Film hakkında daha psikolojik bir eleştiriye gelirsek uzun bir yazı yazabilirim bu konuda ama bunu bir sonraki sefere bırakıyorum. Bu yazının ana amacından şaşmayalım. 

Siz bu iki film arasında ne gibi farklılıklar buldunuz? Yorumlara yazarsanız konuşabiliriz daha fazla. O zaman bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar